5 Aralık 2021 Pazar

Kaçtıklarının peşine düşecek cesaretin var mı?

İyi kötü herkesin bir geçmişi ve yaşanmışlığı vardır. Güzel şeyleri mutluyken hatırlarız, kötü anılar ise hiç aklımızdan çıkmaz. Bazen özlem duyarız geçmişimize, bazen ise neyi özleyeceğimizi bile hatırlayamayız.  

Çok azımız kabullenir geçmişin geçmişte kaldığını. Bu yüzdendir ki hala eskiden diye başlayan cümleler kurar, hala nerede eski günlerle başlayan anılar anlatır, sürekli bir şekilde eski günleri anarız.

Geçmişi karanlık biri için aydınlıkta kalmak zulümdür. Bu sebepten kötü anılardan kaçarak tüketir insanoğlunu ömrünü. İnsanlar bazen vicdan rahatlatmak için çeşitli senaryolar üretir kendine. Çoğu zaman düşünmemeye, hatırlamamaya çalışır, belki de öğrenmesi gereken şeylerden kaçar, bilmek istemez.  Oysa ki geçmişini bilmeyen insanoğlunu geleceğinde kaybolur.

Sorarlar insana;

Kaçtıklarının peşine düşecek cesaretin var mı?

Belki bazı şeylerle yüzleşmek zaman alır ancak o yaralar kanadıkça kabuk bağlar.

Demem o ki bu hayat bazı şeylerin üzerine gidebildiğiniz de sizin hayatınız olur.

Kontrolü elinize aldığınızda, insanların karşısına çıkıp ben varım, buradayım diyebildiğinizde yaşadığınızı hissedersiniz. Kimse kusursuz değildir belki ama, kusursuz olmak için yaşamakta takdire değecek bir çabadır.

Geçmişiniz var olmak zorunda olduğu için vardır. İyi kötü birçok tecrübe sunar. Geleceğini kendin yazıyorsan, geçmişini yok sayamazsın. Eğer geleceğini yazacak kalemi tutamıyorsan, şayet ağır geliyorsa tutan insanın eline bakamazsın.

Bu hayatta kedi mi fare olacağınızı kendiniz seçersiniz.

İnsanlar size kurban muamelesi yapıyorsa, bu rolü üzerinize kendiniz biçtiğiniz içindir. Canınızı yakabilecek insanları hayatınıza kendiniz alır, bu fırsatı onlara kendiniz sunarsınız.

Kime değer vereceğine yine kendiniz karar verirsiniz. O değeri boşa çıkartmak ise insanların işidir.

Onların sorunudur ancak senin sorumluluğundadır. 

İnsanlar değer bilmeyebilir, senin için önemli olan vereceğin tepkidir. Susup gitmeyi mi tercih edersin yoksa kalıp daha çok incinmeyi mi?

Bazen gitmek gerekir.

Bazen gidecek cesareti olanlar kazanır.

Bu yüzden dilerim ki her kalp kırıklığında dünyası başına yıkılan insanlardan değil, dimdik ayakta duran, yaşadıkça güçlenen güçlendikçe yaşayan insanlardan olursunuz. Bir hayatınız var ve aciz yaşamak için çok kısa.

Dilek Binay


31 Aralık 2020 Perşembe

GÜLE GÜLE 2020

Mutlu Yıllar 

 


2020
'nin son gününe geldik. Bitmez sandığımız bu zorlu yıl sonunda bitiyor. Geride koca bir yıl bıraktık. Bu yıl da kaybettiklerimiz de oldu kazandıklarımız da. İnsanları kastetmiyorum yanlış anlaşılma olmasın. Her yıl sonunda şapkamı elime alır düşünürüm.. Bu yıl ne kazandım, ne kaybettim. Her yıl bitiminde kayıpların aslında kazanç olduğuna karar veririm. Çünkü bana göre hayatımıza giren herkesin bir vazifesi vardır. Öğretmesi gereken bir şey, göstermesi gereken bir gerçek. Tamamlar ve giderler. Bunlar kayıp değil kazançtır. 

 Her yeni yıla umutla girerim. Yeni yıl bazı insanlar için umut demektir ve ben o insanlardan biriyim. Bir insanın umudu olmazsa neyi kalır ki elinde. Bence bu yıl her şey çok daha güzel olacak. 

 Aksime bazı karamsar insanlar da vardır elbette. Bir yıl daha yaşlanıyoruz, neyini kutlayalım derler. Hayattan çok bir umudu, beklentisi yoktur bu insanların. Doğar, yaşamaya çalışır, yemek yer ve ölürler. Bu dünyaya gelme amacını bulamamış kişilerdir,  zaten aramazlar da. Benim tavsiyem bu insanlardan uzak durmanız yönünde. Çünkü kendi yolunu bilmeyen bir insan sizin de kaybolmanızı ister. 

Bir de kutlamanın günah olduğunu düşünerek işi dine vuran bir kesim var tabi. Okul gazetesinde şöyle bir köşe yazısı yazmıştım;

NOEL mi!

Yıllardır aralık ayının son günlerine doğru başlayan bir tartışma var. 

Müslümanlar Yılbaşı kutlamaz!

İslam'da eğlence günah bazı insanlara göre. Yılbaşı Türkiye dahil olmak 

üzere bir çok ülkede resmileşmiştir. Yeni bir yılı, yeni umutları, yeni şansları,

yaşanacak günleri sevdiklerimiz ile bir arada eğlenerek karşılamak neden günah ?

Bence İslam'da günah, farklı görüşteki insanları dini kullanarak zan altında bırakmak 

ve dışlamaktır. Birkaç kaynaktan aldığım bilgilere göre yılbaşı gecesinde yiyecek içecek almak 

caiz değilmiş. Bu gecede Hindi yenirse mekruh olur, hayvanların canına kıymak ise günah olurmuş.

Ama gel gelelim ki bir kaç gün sonra kesilen hindiler için günah yazılmıyormuş.

***

peki,

hocam size bu bilgileri kim verdi.?

***

Beyler bayanlar toplanın bir şey açıklıyorum. 

Noel ve yılbaşı olmak üzere iki bayram vardır. Yılbaşı dediğimiz şey Noel den tamamen ayrıdır. Noel İsa'nın doğumunu temsil eden gündür ve bir Hristiyan bayramı olarak kutlanır. 

Şimdi gelelim Günah meselesine...

Tanrı sizin sevdiklerinizle vakit geçirmenizle ilgilenmez. Bence tanrı sizin yılbaşı gecesi hindi 


yiyip yemediğinize de bakmaz. Yılbaşında neye günah diyebiliriz açıklayayım;

👉 Dışarıya çıkmak günah değildir. Çıkanlara hasetle bakmak günahtır. 

👉 Kıskançlık günahtır.

👉 Dedikodu yaparak aileyi aileye düşürmek günahtır. 

👉 Cinayet işlemek, verilen canı almak günahtır. 2017 Reina katliamını hatırlarsınız, Yılbaşı gecesi eğlenmek için gittikleri mekanda insanlarımız katledilmişti. Bu yazı vesilesiyle bir kez daha anıyorum. 

👉 Ölen insanların arkasından ne işi varmış diye kınamak günahtır. 

 Bu yıl daha az günah işlemenizi temenni ediyorum. 
2021 hepimiz için güzel şeyler getirsin. Mutlu Yıllar :) 




15 Ekim 2020 Perşembe

SOKAĞA SES VER


ANKARA'NIN GENÇ YETENEĞİ
Bir ben eksiktim bende geldim dedim ancak gelmem biraz zaman aldı. ''Malum pandemi sürecindeydik pek ilgilenemedim'' bahanesi sunmak istemiyorum. Çok boş vaktim vardı ama hazırladığım içerikler bilgisayarımdaydı ve bilgisayarım kırıldı. Onunla birlikte hevesim de bir nebze kırıldı. 

Şansa her zaman güvenen bir insan oldum ve kendimi hep şanslı hissettim. Kadere gelecek olursak; hayatın seçimlerden ibaret olduğunu, bu seçimlerin sonuçlarının kaderimizi çizdiğini düşünüyorum. Yani bu her insan kendi kaderini çizer demek oluyor.

Gazetecilik okuyor olmam benim seçimimdi. Bu yazıyı şu an yazmak da benim seçimim ama yazacak konuyu bulabilmek benim şansımdı. Nasıl mı? anlatıyorum....

Keşfedilmeyi bekleyen genç adam

Artık devrimizde sosyal medya sayesinde çok kolay fenomen ya da ünlü olunabiliyor. Büyük kitlelere hitap ediliyor ve güzel paralar kazanılıyor. Ancak bu ülkede hala keşfedilmemiş yetenekler de var.  Uğur Çelikkan bunlardan biriydi.  Çalmayı babasından öğrendiği sazıyla sokak müzisyenliği yapan, sokaktan para kazanan ve keşfedilmeyi bekleyen genç adam. O sokakta sesini duyurmaya çalışanlardan yalnızca biri.


''Ankara'nın Genç Yeteneği'' yayınlanan ilk haber başlığımdı. Motivasyonumu bu habere ve yayınlanmasında bana yardım eden insanlara borçluyum. Bu haber;  '' evet dilek sen bişeyler yapacaksın bu alanda'' dememe vesile olan ilk yazımdı. Çünkü henüz 17 yaşındaydım ve o yaşta gerçek bir gazetede haberimin yayınlanacağına ihtimal vermiyordum.

Sabah Gazetesi yazarlarından Vuslat Ay ile haberlere gidiyorduk. Benim kurumdaki öğretmenim konumunda olan kişi oydu. Bana mesleğin iç yüzünü, rekabeti ve insanları nasıl analiz edebileceğimi öğreten kişi de Vuslat Ay oldu. 

Ankara kalesine habere gitmiştik. Bazı sebeplerden haberi yapamadık. Gelmişken kaleye çıkıp etrafa bakalım dedik ve kendi uğraşlarıyla müzik yapan, insanların dikkatini çekmeye çalışan gençler gördük. Bizim dikkatimizi çekmişlerdi. Yanlarına gidip sohbet ettik, sohbetimiz röportaja dönüştü ve haber yapmaya karar verdik. Zaten Vuslat abla da burdan haber çıkar demişti. Onlar anlattı biz dinledik ve dedik ki neden bu insanların hayatlarına dokunmayalım....

Aradan biraz zaman geçtikten sonra haberi yazdım ve benim adımla yayınlandı. Bu benim için ilk adım oldu. Bu yüzden ilerde kariyerimde ilerleyebilirsem ve istediğim noktaya gelebilirsem beni motive eden vuslat ablam ve o çocuklarla karşılaşma şansım sayesindedir. 

Aslında habercilik demek hayatlara dokunmak demek. Ben staj dönemimde hayatlara dokunmayı öğrendim. O iki satırlık yazılar bile insanlara yardım edebiliyor. Bizde zaten bunu istiyoruz. Ben yazarken hep bunu istedim. Kelimelerimi hep buna göre seçtim ve bunu heves ederek başladım bu işin eğitimine. 

Bakmak ve görmek farklı şeylerdir. 


Sokakta müzik yapmak isteyen insanların önünden öylece geçmeyin. Ya da sadece o kocaman ekranları olan telefonlarınızla instagram hikayesi çekip arkanıza bakmadan çekip gitmeyin.  Sosyal medyadaki amacı sadece para kazanmak olan insanlara saatler harcarken ara sıra sokakta hayalleri için çabalayan insanları da takdir edin. 

Hayattaki tek amacınız öylece bakmak, baktığınızı kanıtlamak olmasın. Görmeye çalışın. Bakmak ve görmek farklı şeylerdir ve çok az insan bunun farkındadır. Dinleyin, izleyin ve anlamak için çaba sarfedin. 

Çok  aceleniz var tahmin edebiliyorum. Durup etrafınıza bakmaya, kafanızı kaldırıp gökyüzündeki kuşlara, bulutlara bakmaya vaktiniz yok. Parkta beş dakika dinlenmeye etrafı dinlemeye, Sokak ortasında ağlayan çocuğa ''neden ağlıyorsun?'' demeye bile vaktiniz yok. Çağımızın hastalığı sadece dinlememek ve korona virüsü değil yetişme telaşı da var.  İnsanlar eve yetişmeye, işe yetişmeye, okula yetişmeye çalışırken kendi hayatlarına geç kalıyorlar. Çağa Ayak uydurmak için bu kadar çaba sarf ederken, ruhlarınıza ayak uydurmayı unutmayın. ☽









15 Mayıs 2020 Cuma

Bir ben eksiktim, bende geldim...





Merhaba. Ben dilek. Aslında bir blog açmayı uzun zamandır düşünüyordum. Hayata geçirmeye yeni karar verdim. Hayatımda bir şeyler yapmaya yeni karar verdim aslında. Ertelediğim, geçiştirdiğim ne varsa yapmaya başlıyorum. Bu blog ertelediğim çoğu şeyden biri. Peki kimdir bu dilek? Ne yazacak …


Ben liseye başladığımda gazetecilik bölümü okumak istediğime karar verdim. Çünkü bana ve karakterime en uygun meslek buydu. Bölüme alındım. Lise sonda dönem stajı için Sabah Gazetesi’ne başvurdum ve oraya da alındım. Lise stajımı yaparken Sabah Ankara eki haberlerimi yayınladı. Tabii burada ki en büyük destekçim Vuslat Ay oldu. Vuslat ablayla sayısız habere gittik. Çok fazla insanla tanıştım. Çok fazla karakter analiz etme fırsatım oldu. Bloğumdaki ilk yazılar da Sabah Gazetesi’nde yayınlanan haberlerim ve röportajlarım olacak. Tabi bu röportajların arka plan hikayelerinden de bahsedeceğim. Lise bittiğinde kendime üniversite aramaya başladım. Bir şekilde bu şehirden uzaklaşarak kendi ayaklarım üzerinde durmaya başlamam aynı zamanda üniversite stajı yapabileceğim bir okul bulmam gerekiyordu. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Basın Yayın bölümü ilk tercihimdi. Yerleştim. Hedefime giden yolda emin adımlarla ilerliyorum. Ben bitmeden bu yol bitecek arkadaşlar. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Takipte kalın…






Bir ben eksiktim, bende geldim...

Merhaba. Ben dilek. Aslında bir blog açmayı uzun zamandır düşünüyordum. Hayata geçirmeye yeni karar verdim. Hayatımda bir şeyler yapma...